Prof. Ayşe Betül Çelik: Çözüm için önce toplumsal zemin hazırlanmalı

Sabancı Üniversitesi’nde siyaset bilimi ve çatışma çözümü uzmanı olarak ders veren Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik, yerel seçimlerin toplumsal sonuçlarını yorumladı, gerilim siyasetinin ve çatışma dilinin nasıl azaltılabileceğine dair önerilerini aktardı.

Kısa Dalga’dan Demet Bilge Erkasap’ın ‘Çok Merak Ediyorum’ isimli podcast serisine konuk olan Ayşe Betül Çelik, siyaset bilimi çalışmalarına göre seçmenlerin liderlerin söylemlerinden etkilendiğini belirten Çelik, “Liderler çatışmayı besleyen dillerini barış diline dönüştürdüklerinde. Onları takip eden seçmenlerin tutum ve davranışlarında da bir değişiklik yaratabiliyorlar. Bunu da en net Erdoğan’ın barış dilini ve barışa yönelik tutumlarını takip eden kesimin artan sayılarında görebiliyoruz. Ancak önemli bir noktayı da belirtmek gerek. Siyaset sadece söylemden ibaret olursa, bu bahsettiğimiz gerilim siyaseti azalsa da yok olmaz. Seçmenlerin farklı kimliklerinin siyasi, sosyal ve ekonomik anlamda eşitlenen bir zemine taşınması gerekir” ifadesini kullandı.

Seçim sonrası CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Özgür Özel’in kucaklayıcı bir üslupla yaptıkları konuşmaların önemli olduğunu belirten Çelik şunları söyledi:

“İki önemli nokta daha var. Birincisi, toplumsal dönüşüm için liderlerini söylem ve tutumlarındaki değişikliğin samimi, tutarlı ve uzun soluklu olması gerekir. Toplumsal barışı sağlamak daha kararlı ve zaman gerektiren çabaları içermek zorunda. İkincisi ise liderler ve tabanlarını aynı aktörler olarak değerlendirmemek gerekiyor. Seçmen, liderlerin söyledikleri ve yaptıklarını kendi kimliği ve tecrübesinin süzgecinden geçirdikten sonra karar verir. Dolayısıyla AK Parti seçmeninin AK Parti iktidarı ile yaptığı bu muhasebenin ille de yıllarca öteki olarak tanımladığı kesimlere yansımasını beklemek çok da doğru olmaz. Bizim gibi kutuplaşmış toplumlardaki insanların belli bir kısmı yıllarca öteki olarak gördüğü kesime hiçbir zaman siyasi olarak yakınlaşmıyor. Ne olursa olsun sadece kendi mahallesinde kalmayı tercih ediyor. Biz bu kesim için ‘kemikleşmiş oy’ diyoruz. Bu kesim en fazla oy kullanmaya gitmiyor ya da geçersiz oy kullanıyor. Birçok seçmen de ancak kendi hayatlarına dokunan zorluklar sonucunda tutumlarını değiştiriyor.”

‘SAMİMİYET, ANALİZ,TUTARLILIK, KARARLILIK’

Çelik, gerilim siyasetinin ortadan kalkması için nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine ilişkin olarak ““Bizim gibi kutuplaşmış toplumlarda çatışmalı siyaseti sürdürmek en kolay oy kazanma yolu ve bu işliyor. Fakat siyasi yatırım için dönüştürücü ve uzağa odaklanan bir siyasetle yol almak da mümkün. Bu son zamanlarda sosyal medyada sözü edilen yeni siyaset anlayışı ile mümkün geliyor bana. Fakat öyle bir yola girilirse şu ank sözü edilen ‘ılımlı resm’i baltalamak isteyen kesimlerde her zaman olacaktır. Çünkü dediğim gibi çatışma her zaman barıştan amiyane tabiriyle daha çok satar. Bu yüzden samimiyet, geçmişin iyi bir analizi, tutarlılık ve kararlılık gerekir” dedi.

YENİ BİR ÇÖZÜM SÜRECİ OLUR MU?

Seçim sonrası yeni bir çözüm süreci başlayabilir mi sorusuna ise Çelik şöyle yanıt verdi:

“Bugünkü tabloya baktığımızda iktidarı hala elinde tutan bir siyasi parti, Kürt meselesinde barış çizgisinden sıkı güvenlik politikalarına kaymış bir Cumhurbaşkanı, 7.5 yıldır hapiste olan bir Kürt partisi lideri, Kürtlerin olduğu yerlere sınır ötesi harekatlar düzenleyen bir devlet ve tabanı iyice milliyetçileşmiş bir toplum gerçeği ile karşı karşıyayız. Yani yeni bir çözüm süreci için gerekli toplumsal zemin hazır değil. Ancak olumlu yorumlanacak işaretler de var. Örneğin, muhalefetin seçim sonrasındaki söylemlerindeki değişim. Bunu Van’da yaşanan sürece verdikleri tepkilerde görüyoruz. İkinci olumlu ışık da güvenlik politikalarına geçiş yapmış iktidara seçmenin yolladığı uyarıcı not.

Tüm bu siyasi değişimler yanında barış için toplumsal zeminin de hazırlanması gerekir. Söylemlerin icraate dönmesi birinci şart. İkincisi ise barışı anlamada bir perspektif değişikliği gerek. Biz daha önceki barış sürecinde de aşağı barışı yukarıdan aşağı başlatılan bir süreç olarak algılamıştık. Genel olarak da öyle algılıyoruz. İktidarda olmayan siyasi aktörler, uzağı gören bir politikaya odaklanırlarsa, böyle bir toplumsal zemini hazırlayarak seçmen kitlesini genişletebilirler.

CHP’ye önemli görevler düşüyor demiştik. CHP seçmenin çok heterojen ve içinde barış sürecinin başlatılması için dönüştürülmesi gereken bir kesimi barındırıyor. Barış sadece liderlerin diyalogu ile ulaşılabilecek bir yer değil. Yukarıdan aşağı modeller yerine muhalefetin aşağıdan yukarı yani toplumsal seviyede barış çalışmaları ve toplumsal dönüşüme yönelik çalışmalar yapması gerekir diye düşünüyorum.”

SÖYLEYİNİN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN

(HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir