Gelecekte iyilik projelerinin derdi ne olacak

SON dönemde iş dünyasında en sık kullanılan iki kelime… Etki yatırımları…2000’lerin başından bu yana hayatımızda ama son beş yılda popülaritesi bir hayli artmış durumda. Biz bu köşede romantik biçimde bu iki kelimeden ‘iyilik’ diye bahsediyoruz. İşin profesyonel tarafı çok daha ciddi… Ticaretin doğduğu günlerden bu yana var olan bu kavramın geçirdiği dönüşüm, popüler sanatçıların estetik operasyonlar dizisiyle ortaya konulan ‘öncesi-sonrası’ dizilimini aratmayacak nitelikte.

Ne derdik Anadolu tarzı sanayi babalarının iyilikleri için: “Hayırsever sanayici”.

Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, 2010’larda çıkıp dedi ki, “Artık hayırseverlik stratejik hale geldi.”

Yani öyle doğduğu köye okul yaptırmak gibi kıymetli işler bu stratejinin bir parçası sayılmıyor, olsa olsa ‘vefalı’ diyorlar. Son 15 yıldır ‘kurumsal sosyal sorumluluk’ denilen işler, bir iş insanını stratejik fayda yaratan pozisyona taşıyor. Bu işlerin de tıpkı bir şirket gibi fizibilite, planlama, hedefler ile yönetilmesi gerekiyor. Çok güzel örnekler verildi bu alanda Türkiye’de. Ben dahil birçok insanın aklına ilk gelen proje Turkcell’in ‘Kardelenler’idir.

4.5 TRİLYON DOLARLIK PAZAR

Kurumsal dünya İngilizce kısaltması ESG olan Türkçe’ye ‘Çevresel, Sosyal ve Kurumsal Yönetim’ diye çevrilen bir kavramla yönetim kurullarına taşıdı ‘iyilik’ yatırımlarını. Bloomberg Intelligence’a göre, küresel ESG varlıkları 2025 yılına kadar 53 trilyon doları aşma yolunda ilerliyor. Bu rapora göre 2025’te dünyanın öngörülen toplam yönetim altındaki varlıkları (AUM) 140.5 trilyon olacak, yani ESG varlıkları toplamın üçte birinden fazlasını temsil edecek.

Belli, ciddi bir para buraya akacak.

ETKİ YOKSA TOPAL ÖRDEK

Peki bu ESG yatırımlarını kıymetli kılan ne? Yanıt net: Yarattığı etki. Şimdi deli gibi etki ölçümü yatırımları yapılıyor, girişimler peydahlanıyor. Hiçbiri de şirketlerin ilgisinden mahrum kalmıyor. Yine Bloomberg Intelligence’in raporu diyor ki; küresel etki yatırımı pazarı 2030 sonuna kadar 4.5 trilyon dolarlık kayda değer bir dönüm noktasına ulaşacak.

Bank of America, ESG danışmanlığı vermek için BofA Securities’i kurmuştu. Onun uzmanları da diyor ki; önümüzdeki 20 yıllık süreçte sürdürülebilirlik ekosistemi 20 trilyon dolarlık aktif bir artış yaşayacak. KPMG’nin raporu el artırıyor; Dünyanın en büyük 100 şirketinden 75’i sürdürülebilir yaklaşımları benimseyerek varlıklarını devam ettirebildiler. Yani önümüzdeki dönemde bu alana yatırım yapmayan varlığını sürdüremeyecek deniliyor.

Bunlar ne kadar gerçek olur, zorlayan ekonomik şartlar tahminleri ne kadar haklı çıkarır, zaman gösterecek.

Ben işin ‘nasıl başarılır’ kısmını biraz araştırdım.

Yakın dostum, son 10 yılda bütün ‘ödüllü’ ESG çalışmalarının akıl hocalığını da yapan, Adım Adım gibi önemli platformların kurucuları arasında yer alan Prof. Dr. Itır Erhart’a sordum. Yanıtı net oldu: “Bence çok net KSS bakış açısı dönüşüyor. Neredeyse artık kullanılmıyor bile. Bunu daha çok sosyal etki, sosyal dönüşü olan yatırım olarak adlandırıyoruz. Eskiden şirketler ‘hoşluk olsun diye’ projeler yapıyordu, şimdi o projelerin belli alanları yatay kesmesi lazım. Eşitlik, sürdürülebilirlik gibi kavramlarla entegre olması gerekiyor. Ben sosyal yatırımlarımı nasıl planlamalıyım, uzun vadeli bakmalıyım ve sosyal etkimi büyütmek istediğim başlıkları belirlemeliyim. Etkisini ölçebilmeliyim. ‘Şu bölgeye gittik farkındalık eğitimi verdik’ demekle olmaz, nasıl etki yarattığını göstermen lazım. Bunun raporları var. Bir yatırdım, kaç aldım. Üstelik bunu her yıl iyileştirmen gerekiyor.”

Prof. Dr. Itır Erhart

YENİ SOSYAL YATIRIM ARAYANLAR İÇİN 6 İHTİYAÇ

Son dönemin konuşulan isimlerinden FutureBright Group’un kurucusu Akan Abdula’dan bundan sonrasını anlatmasını istedim. “Hangi alanlarda yapılacak sosyal yatırımların etkisi daha güçlü olacak, dünyanın neye ihtiyacı var” dedim.

Dilinden dökülen ilk kelime ‘yaşlanma’ oldu.

Sadece nüfusun değil gezegenin, medeniyetin de yaşlanmasının getirdiği ve getireceği ihtiyaçlardan bahsetti. “Yeni sosyal yatırımlar arayanlar bu ihtiyaçlara odaklanmalı” dedi.

Akan Abdula

Bu ihtiyaçları da altı başlıkta özetledi:

1- Yaşlanma: 50 yaş üzerindeki nüfus artıyor, ekonomide etkisi de büyüyor. Bunun getirdiği ihtiyaçlar da öne çıkacak.

2- Eşitlik: Cinsiyet eşitliğinden yaşlılığa kadar her alanda eşitlik. 

3- İklim: İklim her zaman önde olacak. Şirketler hem kendi sürdürülebilirlikleri hem de sosyal etkilerini artırmak için iklim kriziyle mücadeleyi destekleyecek projeler yapmalı. Tedarik zincirinin ‘adil tedarik zinciri’ne doğru dönüşümü öne çıkacak.

4- Yapay zekâ: Yapay zekâ ile sürdürülebilirliği konuşturabilen işler geliyor. Bütün yapay zekâ teknolojileri ve araçlarımızda sürdürülebilirlik projelerini konuşturabilecek işler. Karbon emisyonunu düşürmek için yapay zekâyı kullanacağız. Bizim göremediğimiz acayip çözümler üretecek bize.

5- Adil üretimi destekleyen projeler.

6- Onarıcı tarım uygulamaları. ‘İçinde olduğum, sahiplendiğim alanda onarıcı çözümler geliştirmeliyim’ denilmeli.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir