Bu polemik bizi ilgilendirmiyor ama Selvi “Fetöyle mücadale ettim” dedi ilgimizi çekti, arşivi açtık

Süper Kupa öncesi yaşanan kriz sonrası Fenerbahçe Kulübü Başkanı TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin yanı sıra Ali Koç’a da yüklenen Abdülkadir Selvi, kulüpten yapılan açıklama sonrası suskunluğunu bozmuştu. Abdülkadir Selvi, Suudi Arabistan’da oynanamayan Süper Kupa maçının yankıları sürerken, çıktığı televizyon programında eleştirileri nedeniyle kendisine “Ulan sen zamanında FETÖ için salya sümük ağlamış adamsın sen kimsin Fenerbahçe’yi FETÖ ile bağdaştırıyorsun” diyerek çıkışan Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’a yanıt verdi. “Siz FETÖ’nün ananaslarını yerken ben mücadele ediyordum” diyen Abdülkadir Selvi, “Benim FETÖ’ye karşı verdiğim mücadelenin zekatını versem 40 Ali Koç eder” ifadesini kullandı.

Polemik sürüyor: Ananasa sıçradıGüncel

Abdülkadir Selvi’nin bahsettiği “ananas” olayı Sabah Gazetesi’nde 2014 yılında yayınlanan habere dayanıyor.

Haberde, FETÖ’nün iş adamları yapılanması TUSKON’un Başkanı Rızanur Meral ile terörist başı Fethullah Gülen arasında geçen bir konuşma yer alıyor: Konuşmanın tarihi ise 1 Kasım 2013.

Konuşmada, Rızanur Meral, Fetullah Gülen’e, Mustafa Koç’un yardımcısyla yaptığı konuşmayı anlatırken şu sözleri söylüyor: “Dostlarımıza Uganda’dan ananas falan gelmiş. İşte efendim onlara göndermiştim. Bugün teşekkür mektubu yazmış o Koç. Adamı da aradım. Yardımcısıyla görüştük. Bu iftar meselesini de orada tekrar görüşürken Mustafa (Koç) Bey’in Adnan Bey Polat’ın aramasından rahatsızlık duyduğunu ifade etti efendim.”

İşte Abdülkadir Selvi de bu konuşmayı kastederek Ali Koç’a yükleniyor.

Peki Ali Koç’a “Ananas” eleştirisi yaparak FETÖ imasında bulunan Abdülkadir Selvi o tarihlerde neyi savunuyordu.

Odatv, okuyucuları için Abdülkadir Selvi’nin arşivini açtı.

Tarih 21 Kasım 2013. Yani Mustafa Koç’un “ananas” olayından 20 gün sonra…

Abdülkadir Selvi, Yeni Şafak Gazetesindeki köşesinde, FETÖ elebaşı için “Hocaefendi” diyerek güzellemler yapıyor, cemaat için arabuluculuk yapmaya çalışıyordu.

Abdülkadir Selvi “Hedef dershane mi Erdoğan mı?” başlıklı yazısında şu ifadeleri kullanıyor:

“Bu tartışmalarda öncelikle, ‘İslam ahlakına ve nezaketine’ yakışan bir dil kullanmalıyız. Hoca efendiden saygıyla söz ederken, Başbakan’a karşı da usturuplu bir dil kullanılmasını beklemek en büyük hakkımız. Camdan konakta oturanlar başkasının camına taş atmamalı. Hoca efendinin hizmeti de lazım Recep Tayyip Erdoğan”ın liderliği de…”

FETÖ KUMPASINI SAVUNDU “CEMAATİ AKP BÜYÜTTÜ” DEDİ

29 Kasım 2013 tarihinde ise Selvi “Erdoğan, Cemaat’i bitirdi mi büyüttü mü?” başlıklı yazısında da cemaatin AKP döneminde 15 kez büyüdüğünü şu sözlerle öne sürüyor:

“Eğer, Başbakanlara hesap soran asker’den, ‘darbeci generallerin yargılandığı’ bir seviyeye ulaştıysa bunda en büyük pay güçlü liderliği ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan”a ait. Birilerinin arka bahçe olarak kullandığı gazetede yayınlanan haberdeki imzalara dikkat ettiniz mi? O kararı aldıran 3 kuvvet komutanı bugün Ergenekon darbe sanığı olarak cezaevindeler ve yargılanıyorlar.

Erdoğan ne yapmış? Onların karşısında yakasını ilikleyip, el pençe divan durmamış. Tam tersine yakasından yapıştığı gibi yargıya teslim etmiş.

Ayrıca o karar alınmış da ne olmuş? Uygulanmış mı? 2004 tarihindeki cemaatin durumu ile bugünkü ulaştığı seviyeyi kıyas ettiğinizde gerçek ortaya çıkar.

El insaf.

En az 15 kez büyümüş hizmet hareketi.

Bunda Erdoğan’ın payı hiç yok mu?”

Aradan yine birkaç gün geçtikten sonra 2 Aralık’ta gelen “Cemaat ve dershaneler” başlıklı yazıda ise dershaneler polemiği üzerinden cemaati savunuyor, FETÖ ile yakınlığını eleştirenlere adeta yanıt veriyordu.

“Cemaat adına gazete köşelerinde yazanların iddia ettiği gibi, PKK”ya verilen söz doğrultusunda etüt merkezlerinin kapatılması söz konusu değil. Hani onlar dershaneler konusunun Oslo’da PKK ile pazarlık edildiğini iddia ediyorlar ya. Hatırlatayım istedim.

Daha önceki Açık Lise önerisinin yerine dershanecilerin teklifi üzerine Akademi Liseleri kavramının girmesi söz konusu.

***

Bir süredir hak etmediğime inandığım saldırıların hedefi oluyorum. Ben yine şanslıyım. Mütesettir bir yazara gönderilen mesajları okudum yüzüm kızardı. Bunları yazanlar cemaat terbiyesiyle yetişen insanlar olamaz dedim. Ama onlar yüzleri kızarmadan küfretmeye devam ediyorlar. Beş vakit namazındaki mütesettir yazar arkadaşımı, ‘Bunlar seninle cemaatin arasını açmaya çalışan fitne odaklarının yetiştirdiği elemanlardır’ diye teselli etmeye çalıştım.

***

Yıllarca bir cemaatin içinden süzülerek gelmiş akil insan gözüyle baktıklarımızın en küçük eleştiriye karşı, ‘İktidar dalkavuğu, goygoycular, tribünlerden tezahürat yapanlar’ şeklindeki bir üslubu kendilerine yakıştırmaları ise esef verici. Ben bugüne kadar Başbakan”dan tek bir talepte bulunmadım. Tek bir kişi çıkar da bunun aksini ispat ederse, şerefim üzerine bu mesleği bırakırım. Bizlere iktidar dalkavuğu diyenlerin kapalı kapılar arkasında ne tür taleplerde bulunduklarını en iyi kendileri ve muhatapları bilir.

***

Sadece şunu hatırlatmak istiyorum.

2004″ten önce ülkesini terk etmek zorunda kalan ve vatan hasretinden Türkiye’den getirilen toprakları koklarken gözyaşları döken muhterem Hocaefendiyi, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının ülkeye davet ettiği bir Türkiye size yetmiyor mu?”

Yalnızca iki gün sonra, yine Yeni Şafak’taki köşesinde Selvi “Gülen hareketi 28 Şubat”ta daha iyi durumda mıydı?” başlıklı yazısında Fethullah Gülen için mağdur edebiyatı yaptığı kelimeler kullanıyordu:

“28 Şubat”ı kime soracak olursanız, bence 28 Şubat’ı gözü yaşlı bir şekilde ülkesini terk etmek zorunda bırakılan Fethullah Gülen Hocaefendi’ye sormak gerekir.

***

Sadece şunu söylemek istiyorum;

Merhum Enver Ören ve muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi, 28 Şubat”ın en büyük sıkıntılarını yaşayan kanaat önderleriydi.

28 Şubatçıları Sincan cezaevine tıkan Erdoğan’ı, Sincan’da tanklarla balans ayarı yapan Çevik Bir’le eşit tutmayın, ’28 Şubat’ta daha iyi durumdaydık” demeyin.

Ecevit’i desteklemek suretiyle o dönemi daha hafif atlatmış olabilirsiniz ağır bedel ödeyenleri üzmüş olursunuz.”

Ve gündemde sıklıkla yer alan 9 Aralık 2013 tarihli “Hocam Türkiye’ye dön artık” başlıklı yazıda, FETÖ elebaşına Türkiye’ye dönme çağrısı yapıyordu.

“Öğrendim ki Hocam, sizin de ağlamaktan gözleriniz şişmiş.

Bilin ki sizde gözyaşları, bizde kalbimize damlayan kan damlaları oldu.

İçinden çıkamadık hocam.

Mevlana”nın gönül dili yerine Ergenekon”un tehdit dilini kullanır olduk.

Kur’an’dan ayetlerle, Peygamberimiz”in hadisleriyle, Sahabe-i Kiram’ın nakilleriyle, İmam-ı Rabbani”nin, Gazali”nin, Şahı Nakşi Bendi’nin, Mevlana Celalettin-i Rumi’nin, diliyle konuşurduk biz.

Onun yerini en hafifinden beddualar, tehditler, kasetler, dinlemeler, takipler aldı.

***

Memleket denilince gözlerinizin dolduğunu biliyorum.

Ağlamaktan gözlerinizin şiştiği, “Her gün sırtımdan bir hançer yiyorum” diye hayıflandığınız şu günlerde, Peygamberimiz’in vefatından sonra Hazret-i Ebubekir’in gösterdiği dirayete benzer bir şekilde dönüp başımıza gelseniz hocam.

Sizin orada olmanız bazı komplo teorilerine de yataklık ediyor.

Ne olur hocam, gün bu gün. İş şirazesinden çıkmak üzere. Türkiye’ye dönün artık.”

ANANASLARIN ASIL TARİHİ

Selvi’nin Ali Koç’a yönelttiği ‘ananas’ göndermesinin detayları ise bambaşka…

Ali Koç’un abisi Mustafa Koç’a Ananas yollanması ile sonuçlanan o rafinerinin ihalesi ise The Observer’da 20 Temmuz 2012’de haber oldu. “Rusya, Çin, Türkiye ve İran ihale için çekişiyor” denilen haberden anlaşılacağı üzere Ananasların gönderilme tarihinin 20 Temmuz 2012’den önce olması gerekiyor.

PEKİ YA BÜYÜKEKŞİ

Peki o tarihlerde Selvi’nin FETÖ ile ilişkilerine hiç değinmediği Büyükekşi ne yapıyordu?

TFF başkan adayını tanıyalım… Kardeşi FETÖ’nün gizli kasası iddiasıGüncel

2008-2018 yıları arasında 10 yıl boyunca Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanlığı yapan Mehmet Büyükekşi, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) iş dünyası yapılanması olan kapatılan Türkiye İş Adamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) ile de uzun yıllar dirsek temasındaydı.

2013 yılında dahi TUSKON’un başkanı Rızanur Meral ile birçok açılış ve konuşma gerçekleştiren Mehmet Büyükekşi “2023 yılı ihracat hedefimiz 500 milyar dolar. Bu hedef yolunda TUSKON ile beraber son derece başarılı çalışmalara imza atıyoruz” ifadelerini kullanmıştı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir